tarihten.org

İlk Hırvat Kralı Tomislav'ın Hırvatistanı Birleştirmesi

Ertuğrul Öztürk Ertuğrul Öztürk 30.03.2023 0 YORUM 726 OKUNMA
İlk Hırvat Kralı Tomislav'ın Hırvatistanı Birleştirmesi

Hırvat Kralı Tomislav ve Hırvatistan’ı Birleştirmesi

 

Direkt olarak konuya girmeden evvel, Hırvatların Balkanlardaki konumunu ve onların siyasi bir yapı olarak, ağırlıklarını hissettirmek suretiyle tarih sahnesine çıkmaya başladıkları 7. Yüzyıldan alıp Tomislav’ın başa geçişine kadar olan süre zarfı içerisindeki olayları özetlemek lazım gelir. Hırvatlar ilk olarak 7. yüzyılda, günümüzde Hırvatistan olarak bilinen bölgeye gelmişler ve 9. yüzyıla doğru iki düklükten oluşan bir devlet kurmuşlardır. Uluslararası olarak tanınması 7 Haziran 879 yılında Dük Branimir öncülüğünde gerçekleşmiştir.

 

 

Tomislav Öncesi Dönem ve Gelişmeler

 

Hırvatlar ilk olarak Pannonia ve Balkanlardaki topraklarına yerleştikleri zaman, o topraklarda Avarlar ile karşılaşmışlar ve onları o topraklardan kovmak suretiyle kendilerinin 'Župans' olarak tanımladıkları yöneticiler hükümdarlığı altında yönetilmişlerdir. Župans teriminin kullanımına 7. Yüzyıldan başlanmıştır. Macaristan ve Hırvatistan bölgelerinde hala kullanılmaya devam etmektedir. Županslar, Župa olarak adlandırılan günümüzde, dilimize Yönetilen Bölge olarak geçebilecek, yönetim alanlarıdır. Osmanlı devlet terminolojisinde Sancak ya da Belde olarak karşılık bulabilir. Dönemin Bizans İmparatoru Constantine Porphyrogenitus tam olarak 113 Župans ve Župa listelemiştir. Hırvatların bu dönemleriyle alakalı tarihi belgelere genellikle Bizans kaynaklarından ulaşmaktayız ve bunun da Bizans’ın Balkanlardaki siyasi yapıyla yakından ilgilenmesiyle alakası bulunmaktadır. 8. Yüzyılın sonlarına doğru İran kökenli Lazygeslerin Slavlar tarafından asimile edilip Slav dili konuşmaya başlamasıyla Hırvatların demografik yapısı değişmiştir. 788 yılında Frank Kralı Büyük Şarlman, Lombardiya'yı fethettikten sonra doğuya yönelerek Panonya topraklarına girdi. Burada gücünü kaybeden fakat hala ayakta kalmayı sürdüren ve gücünü bir nebze de olsa koruyabilen Avar Hanlığıyla karşılaştı. Tisa Nehri'ni başkent olarak belirleyen Avarlar'la Şarlman'ın birlikleri arasında 791 yılında büyük savaşlar yapıldı ve bu savaşlardan Şarlman büyük zaferlerle ayrıldı. Bundan güç ve motivasyon alan Şarlman ikinci seferini 795 ve 796 yılında gerçekleştirdi ve Avar Hanlığını bir vasal devlet olarak Frank Krallığı'na bağladı. Hatta başlarına Hristiyan hanlar geçirdi. Bu devlet vasal bir devlet şeklinde varlığını 822 yılına kadar sürdürdü. Son Avarlar ise 863 yılında Fransız birlikleri tarafından yok edildi ve Avarlar tarih sahnesinden silindi. Büyük Şarlman'ın ordusuyla karşılaşmadan önce hali hazırda Avarlar Županslar tarafından yönetilen Hırvatlarla savaştılar ve bu savaşların sonucunda Avarlar bazı topraklardan çekilmek zorunda kaldılar güçlerini kaybeden Avarlara son darbeyi Frank Kralı Büyük Şarlman vurdu ve Avarlar Balkan halkları arasında dini ve kültürler açıdan asimile oldular. Yıkılan Avar Hanlığından geri kalan Avarlar doğuya doğru iltica ettiler. Bulgaristan topraklarına yerleştiler. Panonya'da varlıkları ve etkileri sona eren Türk kökenli Avarlar Bulgaristan'da nüfuz alanı buldular. Hatta öyle görünüyor ki, Büyük Bulgar Kralı Kurum Han'ın kökenleri, Panonya'dan gelen bu mültecilere dayanmaktadır. Panonyada ise Şarlman, Avarların onun hâkimiyetini 790 yılında kabul etmelerinden sonra Panonya bölgesine ve Panonya'da yaşayan Hristiyan Hırvatlara Hristiyanlık dinini aşılamakiçin Hristiyan misyonerleri göndermek vasıtasıyla bölgeyi asimile etme çalışmalarına girmiştir. Bu uğraşlarının ve çalışmalarının ödülü olarak Papa, Büyük Şarlman'ı 800 yılının yılbaşı gününde imparator ilan edip, taç giydirmiştir. O dönemlerdeki kilise ve batılı hükümdarların inanışına göre Tek Tanrı, Tek Dünya, Tek Kilise ve Tek İmparatorluk vardı ve bundan ötürü de Tek İmparator olmalıydı. Katolik inancına sahip olan Büyük Şarlman, bu yüzden Papa tarafından imparator ilan edilmiştir.

 

Katolik kilisesinin bu tutumu doğudaki Bizans İmparatorluğu'na direkt olarak bir meydan okuma idi. Çünkü o dönemde Bizans İmparatorluğu İrene adındaki bir imparatoriçe tarafından yönetilmekteydi. Ve imparator batıya göre erkek olmalıydı. Aynı dönemlerde Frank Krallığı ve Kilise Dalmaçya bölgesine baskılarını arttırıyordu ve burası teoride bir Bizans toprağıydı. Dalmaçya her ne kadar teoride Bizans toprağı olarak görünse de genellikle Slav kabile şefleri tarafından yönetilmekteydi. Kuzeyi Hırvat Župaslar tarafından yönetilmekte olup, bölgede kendilerini Sırp olarak nitelendiren kabileler de mevcuttu. Bu kabileler Bizans ve Roma şehirlerini yağmalayarak ve eşkıyalık yaparak yaşıyorlardı. Bu şehirlerin çoğu surlara sahip olan şehirlerdi. Örnek vermek gerekir ise, Budva, Kotor, Dubrovnik, Progir ve Zadar örnek olarak sayılabilir. Zadar aralarından kültürel ve finansal açıdan en önemli şehir olarak sıyrılıyordu.

 

 

Frank Kralı Büyük Şarlman'ın 814 yılındaki ölümüne kadar Panonya ve Dalmaçya'daki Slavic kabile şeflerinin çoğu Franklara ya da Bizanslılara bağlı kalarak varlıklarını sürdürdüler. Bazı Hırvat Župasları Büyük Şarlman'ın ölümünden doğan otorite boşluğunu değerlendirmek suretiyle Franklardan ayrılmayı düşünmeye başladılar. Franklara karşı ilk ayaklanan Hırvat Ljdevit, Župas ve Prens idi. Dalmaçya'daki çoğu Hırvat župası ona bağlıydı. 819 yılında Kranj şehrinde Hırvatlar Ljdevit önderliğinde Franklara karşı ayaklandılar. Bu ayaklanmaya Panonya ve Dalmaçya'da yaşayan diğer Slav kökenli kabile şefleri de destek veriyordu. Bunların arasında Slovenler ve Timok Slavları da bulunmaktaydı. Ljdevit'in Bu ayaklanmadaki amacı Panonya ve Dalmaçya'da hâkimiyet kurmak ve diğer Hırvat prensi olan rakibi Barna'ya karşı üstünlük sağlamaktı. Başta iki küçük Frank ordusunu yok etti. Ancak daha sonra asıl Frank Ordusu Panoya'ya girdiğinde Ljdevit bir Sırp kabilesine sığınmak zorunda kaldı. Hırvat ve Slovenler kendilerini tekrar Frank Krallığı'nın egemenliği altında buldular. Timok Slavları için bu büyük bir sorun teşkil etmiyordu çünkü Frankları, Bulgarlara tercih etmekteydiler. 843 yılında Frank Krallığı'nın bölünmesi, Dindar Ludwig'in krallığı oğulları arasında Verdun anlaşmasıyla üçe ayırması sonucunda Frank İtalya'sı ve Dalmaçya İstriya'ya(Avusturya) Panonya bölgesi ve Slovenya ise Germanya'ya bağlandı. Bu bölünmeiki Hırvat Krallığının da tam anlamıyla şekillenmesine yol açtı. Panonya Devleti ve Dalmaçya Devleti. 855 yılında Bulgar Hanı Boris Dalmaçya'ya saldırdı. Bu saldırıların sonucunda Kuzey Sırbistan ve Kuzey Bosna'yı ele geçirdi. Bu Bulgarların iki Hırvat Devleti'ne de komşu olmasına yol açtı. Bu gelişmeler Panonya ve Dalmaçya Hırvatlarıyla Bulgaristan arasında yaşanırken sahillerde yaşayan ve Frank vasalı olarak varlıklarını sürdüren Dalmaçya Hırvatlarının Bizans ile ilişkilerini geliştirmelerine yol açtı ki bu gelişme ilerleyen zamanlarda Bizans hâkimiyetine de yol açacaktı. Franklar 820 ila 840 yılları arasında Dalmaçya ile neredeyse hiç ilgilenmedi ve Dalmaçyalı denizciler bu durumdan faydalanarak kendi inisiyatifleriyle hareket etmeye başladılar ve bu da Bizans'la ilişkilerinin iyiden iyiye gelişmesine yol açtı. Bu gelişmelerden en çok yararlanan kişi ise 844-865 yılları arasında hüküm süren Hırvat Prens 1. Trpimir idi ve Dalmaçya Devleti onun zamanında yakaladığı ivme ve ekonomik güç ile gelişip sonraki Župasların daha güçlü bir devlet ve ordu inşaa etmelerine olanak sağladı. Bu gelişmelerden ötürü giderek artan Bizans etkisinden endişelenen Frank Krallığı daha önce değindiğimiz üzere neredeyse yirmi yıl boyunca ilgilenmediği Dalmaçyada tekrar otoritesini kurmak ve Bizans etkisini kırmak üzere çeşitli girişimlerde bulunmaya başlamıştı. Frankların bu girişimleri o dönemde prens olan Domagojun ve dalmaçyalı Hırvatların 876 yılında isyan etmelerine ve kendi bağımsızlıklarını kazanmalarına yol açtı, artık Dalmaçya Krallığı bağımsızdı ve kendi devletleri vardı. Domagoj Öldüğünde yerine Zdeslav geçti. Bizansla çok yakın bağları vardı. İstanbul'da bile yaşamıştı. Hatta gizli şekilde Bizans hâkimiyetini bile tanıyor olabilirdi. Ancak 879 yılında bütün bu sebeplerden ötürü bağımsızlık yanlısı bir soylu olan Branimir tarafından tahttan indirildi. Branimir 892 yılında Dalmaçya'nın Papa tarafından devlet olarak sayılmasını sağladı ve bir haneden kurdu. Daha sonra birinci Trpimir'in oğlu Mutimir Baş'a geçti. Ve 910 yılına kadar tahtta kaldı. Tomislav'ın ikinci Trpimirden sonra mı yoksa Mutimirden sonra mı tahtı aldığı konusu hala tartışmalı ancak tarihçiler Mutimirden aldığı konusunda hemfikir görünüyorlar. Bütün Bu olaylardan sonra iki Hırvat devletini tek bir Krallık olarak birleştirecek Büyük Tomislav 910 yılında başa geçti.

 

Tomislav'ın Hükümdarlık Dönemi

 

Tomislav, 910 yılında tahta çıktığında her büyük devlet adamı gibi ordusunu ve donanmasını güçlendirme çalışmalarına zaman kaybetmeden başlamıştı. Bizans İmparatoru Constantine Porphyrogenitus biraz da abartılı bir şekilde, Tomislav'ın ordusunun altmış bin atlı ve yüz bin yaya asker barındırdığını ve donanmasında da seksen bin Galley olduğunu söyler. Ancak ne kadar abartı olursa olsun bu kayıt bizlere Tomislav'ın ordusuna ne derece önem verdiğinin bir göstergesidir. 890 yılında bölgeye gelen Macarlar etraflarındaki Panonya Hırvatlarının devletine yağma seferleri düzenleyerek ve bölgedeki istikrarı tehdit ederek bölgeyi destabilize ediyorlardı. Bu tehdide yanıt olarak hala kâğıt üzerinde frank vasalı olarak görünen Panonya devleti Tomislav'dan yardım almaya başlamıştı ancak Panonya Devleti'nin Tomislav'dan aldığı yardımlar yeterli olmayınca ve de Macarların tehditleri bitmeyince Tomislav, Panonya Hırvatlarının daveti üzerine ordusuyla birlikte Panonya topraklarına girdi ve Macarların üzerine yürüdü. Onları birkaç savaşta mağlup etti ve bu başarılarının sonucunda Macarlar ve Hırvatlar arasında Drava Nehri'ni sınır olarak belirledi. Tomislav böylece hem Panonya'nın hem de Dalmaçya’nın hâkimi olarak Hırvatları birleştiren ilk kral oldu ve ilk Hırvat Krallığını kurdu. Günümüzde Tomislav'ın krallığının kesin olarak hangi bölgeleri kapsadığını bilemiyoruz. Ancak kuvvetle muhtemel Panonya'yı, Dalmaçya'yı, Slovenya'yı, Kuzeybatı Bosna'yı ve Dalmaçya'nın sahil kesimlerini kapsamaktaydı. Kendisinden önceki birçok Hırvat lideri gibi kendisine bir başkent seçmedi. Ancak yazımızın önceki kısımlarında da değindiğimiz üzere krallığını 11 Župaya ayırmış ve bunlarsırasıyla; Livno, Cetina, Primorje, Imotsko, Pliva, Pset, Bribir, Nona, Knin, Sidraga ve Nin'dir. Ancak Hırvat Krallığı'nda onbirden fazla Župa vardı. Bunlar en büyük on bir Župadır ve Bizans İmparatoru Constantine Porphyrogenitus'un saydığı Župalardır. Tomislav’ın mal varlığı, devletin mal varlığıyla aynıydı. Ayrım yoktu. Devlet Kralın malıydı. Etraf devletlerle ve de Papa'yla derin politik ilişkiler içine girdi. Onun zamanında gelecek yüzyıllardaki yönetim biçimleri şekillenmeye ve örgütlenmeye başlamıştı. Bulgar Symeon ve Bizans'la da derin politik ilişkiler içerisine girdi. Bizans 923 yılında Hırvatistana elçi gönderdi ve müttefiklik yoluna girdiler. Bizans'ın amacı Bizans yanlısı ve vasal yöneticisi olan Sırp Kralı Zaharije ve Tomislavı Bulgar kralı Symeon'a karşı birleştirip bir birlik kurmaktı. Ancak Bizansın bu girişimlerinden haberdar olan Symeon 924 yılında Sırbistan'ı işgal etti ve Zaharije Hırvatistan'a sığındı. Bizans bunun üzerine Tomislava Proconsul unvanı verdi. Bu unvan temelde sadece temsili bir unvandı ancak Bizans ve Tomislav'ın Symeon'a ve iki devlet içinde tehdit olan Bulgaristan'a karşı birleştiğinim göstergesiydi. Bu müttefikliğin sonucu olarak, Bizans ve Hırvatistan arasında kalmak ve hareket alanını kaybetmek istemeyen Symeon, Tomislav'ın Zaharijeyi himayesi altına alması gibi gelişmelerin de etkisi eklenince, ordusunu toplayıp Hırvatistan topraklarına saldırdı. Ancak bu saldırı onun için büyük bir hezimetle sonuçlandı. Tomislav’ın Symeon'la yapılan savaşları kazanması onun çok iyi bir askeri lider olduğunu göstermektedir, çünkü Symeon da dönemin çok iyi bir askeri lideri olarak Bulgar tarihi sahnesine çıkmıştır. 925 yılında Papa X. John Tomislav'ı kral olarak nitelendirmekteydi. Tomislav’ın 928 yılında öldüğü düşünülmektedir. Ancak Farlati ve İmparator Constantine Porphyrogenitus, Tomislav'ın ölümünden sonra başa geçen liderler için tamamen farklı listeler vermekte ve bu listelerin tarihleri de birbirlerinden çok farklılık göstermektedir. Hatta bilinmeyen bir kaynağa göre Tomislav, 940 yılına kadar yaşamıştır.

 

 

KAYNAKÇA

 

1 Fine, V. A. John, The Early Medieval Balkans a Critical Survey from the Sixth to the Late Twelfth century, University of Michigan Press. 1991

2 https://www.britannica.com/topic/zupan

3 Biliarsky, Ivan. Word and Power in Mediaeval Bulgaria, Brill, 2011

4 Dimitrov, Bozhidar, "Bulgaria – a predominant power in the European East 893–967

AD". Bulgaria: illustrated history. Sofia: Borina.

5 Lalkov, Milcho, "Tsar Simeon the Great (893–927)", Rulers of Bulgaria, Kibea, 1997

 

Ertuğrul Öztürk
Kaleme Alan Ertuğrul Öztürk

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde Tarih Lisansını tamamladıktan sonra, Polonya'da Kazimierz Wielki Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler'in Tarihi yoğunluklu dersler aldı. Ankara Üniversitesi, Dil, Tarih ve Coğrafya fakültesinin Sümeroloji Yüksek Lisans Programında 1 yıl eğitim aldıktan sonra, aynı kurumda bulunan Ortaçağ Tarihi Yüksek Lisans programına geçiş yapan Ertuğrul Öztürk, şu an tez aşamasında eğitimine devam etmektedir.

YORUMLAR

Fikirleriniz bizim için değerlidir, bizimle paylaşabilirsiniz...

BU MAKALELERİ BEĞENEBİLİRSİNİZ